30 Kasım 2012 Cuma

EVLAT

Teyzen Dilek telefonda konuşuyor ve sen yanına gidiyorsun Sen: Dilekoş kimle konuşuyorsun? Dilek: Sevgilimle. Sevgili kim biliyor musun? Sen: Tabii ki biliyorum :) Dilek: Peki kim? Sen: Hmmmm diyip uzun bir süre düşünüyorsun kafanı bir o yana bir bu yana yatırıyorsun ve sonunda cevabını veriyorsun EVLAT Dilek bana bu konuşmayı anlattığında gözlerim doldu. İçim önce bir boşaldı sonra sana olan sevgimle doldu. Benim için de öyle birtanem. Benim için de sevgili EVLAT demektir. Aşk EVLAT demektir. Mutluluk, huzur, birisi için endişe etme, birisini kendinden öne koyma bunların hepsi EVLAT. Sensin canım oğlum...

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Mmpad

Dün geceki konuşmamız: Yatakta, koynumda yatıyorken; Annesi? Efendim? Annesi bana mmpad alır mısın? Anlamadım tatlım? MMpad Anlamadım canım? İpad ???????? İpad annesiiiii Ama oğlum çok çok pahalı Neden?? Oğlum o çok gelişmiş bir teknoloji (bu arada ben bile söylediğimi anlamayacağını biliyorum ve kendi kendime bunu neden söyledim ki diye düşünüyorum) Ama annesi Dilekoşun var!!!!! dumurum :)))) Tatlım Dilekoşun parası var o alabilir bizim o kadar paramız yok. Sen büyü kendi paranı kazan sen kendine alırsın o zaman... Tamam annesi :) Saat gecenin 10:30 Sen 3,5 yaşındasın Ben ise "Allahım bunlara başladığımıza göre yeni bir yaşıma daha girdim" düşüncesinde :)

Anaokul

Evet zamanı geldi ve sen Anaokula başladın.... Önceden yazdığım gibi Küçük Kara Balık olmadı anaokulun.. Bu hikaye uzun bir hikaye ve aslında biraz can sıkan bir hikaye o yüzden uzun uzun yazmayacağım ama söylemek istediğim her işte bir hayır vardır. KKB olmadı ve belki de daha iyi oldu... Okulun bayağı bir araştırmadan sonra Düşler Şatosu oldu... Umarım okul hayatına ilk adımın burada rahat ve mutlu atılır... Bu arada başladın diyorum çünkü Ağustos ayı boyunca 3 haftadır anaokuluna gittin. Ilk hafta öğretmeninle birebir oynadın hep (Ece öğretmen), sonra yavaş yavaş seni sınıf oyunlarına aldı ve en sonunda, yani 2 hafta sonra, yarım gün ama tam gün okula gitmeye başladın. Küçük bir ara olay dışında (bir çocuk sana vurmuş) gayet güzel ve eğlenceli geçti okul zamanları, gayet güzel alıştın, hatta okulun piskoloğu "Batu okula çok çabuk alıştı, hatta en hızlı alışan çocuklarımızdan birisi" dedi. Seninle çok gurur duydum tatlım. Anaokuluna gidecek kadar büyüdüğüne ve zamanın bu kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum. Asıl okul Eylül'de başlıyor bakalım okul maceralarımız nasıl devam edecek. Mucuk

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Ilk antibiyotik

Evet şu anda 3 yaş 4 aylıksın ve ilk defa antibiyotik aldın. Önce ateş ile başladı. Ateşin çıktı ve onu düşüremedik. Afşin'e götürdük ve faranjit olmuş dedi ve antibiyotik yazdı ama hemen başlamayın bir iki gün bekleyelim dedi. Bunun üstüne 2-3 gün daha ateş ile devam ettin ve biz inatla antibiyotik vermedik. Ve olan oldu ve bütün ağzın aft doldu, diş eti kanaması oldu, ve faranjitin üstüne bir de bademciklerin şişti. Tabii ki acilen antibiyotike başladık ama sen ağzındaki aftlardan dolayı yemek yiyemedin, diş etindeki acımadan dolayı hep mızmız oldun ve ağladın, kötü bir zaman geçti. Keşke antibiyotiği erken başlasaydık diye şimdi cok hayıflanıyorum ama yapacak birşey yok geçti gitti artık. Ama şu anda düşünüyorum da bir daha böyle bir durum olursa beklemeyeceğim fazla. Senin iyi olman, senin sağlıklı olman benim için elzem. Sana birşey olmasın da ne olursa olsun durumundayım. Seni seviyorum bebeğim.... Geçmiş olsun... Ki oldu :)

13 Haziran 2012 Çarşamba

Kaçırıyorum...

Geçen hafta 1 haftalığına Antalya Rixos Sungate'e gittik. İnanılmaz keyifli huzurlu sakin ve neşeli bir tatildi. O tatilde senin ne kadar büyüdüğünü ne kadar akıllandığını ve ne kadar uyumlu olduğunu gördüm. Biz (annen ve baban) senin istediklerini yaptık belki de o yüzden sen de bizim sözümüzü dinledin ve inanılmaz sevimli akıllı ve uyumlu bir cocuk oldun. Bu beni düşüncelere itti. Yani senin tatilde bu kadar keyifli huzurlu olman acaba annen babanın sürekli yanında olması ve seninle olması yüzünden miydi? Bu kadar neşeli ve söz dinliyor olman bizim babanla kavga etmememizden mi kaynaklanıyor? Hayatın koşturması içine girip dertlenmememizden koşturmamamızdan yada en azından bir yerlere yetişmek zorunda olmamamamızdan mı kaynaklanıyordu? Bilemiyorum... Geri döndüğümüzde sanki eski hırçınlığın yada koşturman sana da geldi gibi. Yine az söz dinler yine bizim cok hayır demememizlerimiz mi başladı? Bilemiyorum. Sanki bu şehir bu hayat bizi koşturuyor sürekli sırtımıza kamçı vuruyor ve biz bu koşturmanın içinde aslında birbirimizin senin değerini sevimliliğini güzelliğini anlamıyormuş gibiyiz. Hala seninle koyun koyuna yatıyorum biliyor musun? Çünkü gün içinde kaçırdığım nefeslerini anlarını öpüşünü kolumu tutuşunu uyuyrken hissetmek istiyorum. Seni tenimde yanımda hissetmek istiyorum. Senin büyümeni en azından geceleri kaçırmak istemiyorum. Üzülüyorum belki de şu sıralar duygusal olduğum için mi böyleyim bilmiyorum ama senin hayatını senin gülüşlerini hatta düşüşlerini (dün parkta düşüp burnunu acıtmışsın) kaçırdığım için kendime kızıyorum ve hayıflanıyorum. garip bir ikilem içindeyim hem seni sürekli yanımda istiyorum hem de acaba bunu kaldırabilecek sabrım var mı diye düşünüyorum. Seni inanılmaz seviyorum ve sana birşey olacak diye aklım çıkıyor. Sensiz bir hayat düşünemiyorum (bu lafı eskiden sevdiğim insanlara söylerdim ama ancak şimdi gerçek anlamını manasını kalbimde hissediyorum). Bebeğim (ne kadar büyürsen büyü her zaman bebeğim kalacaksın) seni inanılmaz seviyorum ve her zaman, bunun için sana söz veriyorum, her zaman senin mutluluğun için çalışıyorum didiniyorum uğraşıyorum. Bunu sakın aklından çıkartma.

24 Mayıs 2012 Perşembe

Anaokul ve Uykuda bir dönüm noktası

Uzun zaman oldu diye başlayayım dedim sonra fark ettim ki aslında sürekli öyle başlıyorum :) her seferinde kendime bu kadar uzun aralıklarla yazmamam için kendime söz veriyorum ama bir sonraki yazı aklıma gelince aradan çok zaman geçtiğini görüyorum. Bu dönemde neler mi oldu. Öncelikle 2-3 hafta gibi bir süre bayağı stresli geçti sana anaokul bulmak için. Babanın aslında dileği başka bir okuldu ama ben galiba en başından beri Küçük Kara Balık istiyordum. Yine de Iraz (oyun grubunun öğretmeni) anaokul seçimi için bir seminer yaptığında insanların ne kadar çok okul dolaşıp bakındığını görünce ben de dolaşayım dedim. KKB bizden uzakta olduğundan bakacağım okullar yakın olsun istedim o yüzden de benim de mezun olduğum İstek Vakfının anaokuluna ve de Irmak anaokuluna bakındım(ık). İstek aslında güzel bir okuldu yani kocaman bir villa bahçesi büyük şıktı ama ben de oradan mezun olduğumdan acaba şımarık mı olursun diye bir korku da vardı içimde. Irmak'ın kampüsü çok güzeldi ama anaokulunu pek beğendiğimi söylemeyeceğim ayrıca orada müdürü beklerken ki gördüğüm bir öğretmenin davranışları da hoşuma gitmedi. Neyse ki aklımda hep Iraz'ın olduğu okul vardı ki bu KKB ve buna da sonunda uzun düşünceler ve sıkıntılı kararlardan sonra seçtik. Uzun düşünmemizin sebebi aslında sadece okulun bizden uzakta olmasıydı. Senin sabahları en az yarım saat ve akşamları yine yarım saat serviste gidip gelmeni baban pek istemedi ama ben hap aynı şeyi düşündüm; yolda geçireceğin zaman bırak kayıp olsun, senin mutsuz olacağın bir okula gidip hayal kırıklığı uğramaktan cok daha iyidir. Ve artık sen Eylül (belki daha bile erken) anaokuluna başlayacaksın bu konuda inanılmaz heyecanlıyım. Tek dileğim orada mutlu olman ve mutlu huzurlu kendinden emin bir çocuk haline gelmen. Uyku dönüm noktasına gelince aslında pek iyi bir sebeble başlamadı ama galiba her şerde bir hayır vardır mantığı ile yalnız başına uyuma dönemi başladı gibi. Bu arada tarih 24 Mayıs 2012 yani sen 38 aylıksın yani 3 yaş +2 ay. Herşey şöyle başladı; sen şu sıralar biraz ters şımarık ve dediğim dedik modundasın. Yani aslında biraz kendini bulma derdinde sapıtmış durumda :) Ve bu bizi tabii ki çok etkiliyor. Haftasonu baban çay keyfi yapmak isterken sen onunla oynamak istediğin için sürekli onu dürttün vurdun ve sonunda da önündeki kaynar çay bardağını üstüne döktün. Ve babanın belini yaktın. Eh o da canhıraş bir bağırmayla banyoya koşup soyunup soğuk su altında oturdu. Sana o kadar kızdım ki bunu özellikle yaptığın için hayatımda ilk defa senin popona bir şaplak attım. Sonra sen de babanın durumunu gördükten sonra korktun ve ağlamaya başladın. Baban biraz sakinleştikten sonra ben ona ilaç sürdükten sonra senin korkmana üzüldü ve kucağına alıp sarıldı. O zaman kendimi çok kötü hissettim. Ben sana vurmuş oldum ama baban seni affetmiş oldu. Kötü bir duyguydu. Neyse sabah onu yaşadık akşam da bauhaus'da değiştirmemiz gereken şeyler olduğundan oraya gittiğimizde de sıra beklerken sen birşey yapmak istedin ve sözümü dinlemedin ve birden bağırmaya ve ağlamaya ve kızmaya başladın. O zaman bende birşeyler delirdi ve sana bağırarak kızdım ve eve gidene kadar seninle konuşmadım. Sonra evde de sana dedim ki tek başına uyuyacaksın yanında yatmayacağım. Sen bayağı bir ağladın benimle uyumak istedin ama ben salonda babanla oturdum ve kalkmadım sana sürekli kendinuyuman gerek dedim ve sen kalktığında yatağına gödnerip durdum. Baban da beni destekleyince sen de gittin geldin gittin geldin ve ağlayarak sonunda kendi başına yatakta sızdın. İçim gitmedi mi gitti benim de gözlerim dolmadı mı doldu ama bir şekilde seni yaptıklarının yanlış olduğunu göstermem gerekiyordu ve bunun için en etkileyici olan da senin yalnız uyuman oldu. O günden sonra ki o gün 3 gün önceydi seni yatağa yatırıyorum holdeki ışığı açıyorum sen bir süre oynuyorsun oyalanıyorsun ama sonra benden iyi geceler öpücüğünü alıp uyuyorsun. Baban bile bana şaşırıyor bunu nasıl yaptığıma aslında sana şaşırıyor nasıl tek başına uyuyorsun diye ama galiba alışıyorsun ve bir şekilde kendi başına uyumaya başlıyorsun. Tatlım biliyorum büyümek çok zor. Kendi kişiliğini bulmak ve hem kendi isteklerin varken büyüklerin sözünü dinlemek zor. Babanla bir şekilde çok sınır koymadan seni fazla sıkmadan büyütmeye çalışıyoruz. Bazen sancılı oluyor bazen mutlulukla ama senden tek dileğim mutlu ve huzrulu kendinden emin bir çocuk olman. Benim şu an en değer verdiğim şeylerin başında huzur geliyor. Para pul iş mevki onlar hep gelip geçici önemli olan huzur. Ben bu huzuru babanla ve seninle buldum. Evet çok geç buldum ona üzülüyorum ama neyse ki bulabildim ve şimdi çok güzel seninle daha da güzelleşen ve katlanarak mutluluğa dönüşen bir huzurlu ev hayatım var. Bunu ben yakaladım umarım sen de en kısa zamanda çok canın yanmadan ve cok acıtmadan bulabilmen. Mükemmel bir anne olmayabilirim benim de hatalarım olabilir ama bil ki seni herkesden herşeyden çok seviyorum ve senin için herşey yaparım. Senin üzülmeni veya mutsuz olmanı kesinlikle dayanamam eğer çatışıyorsak bil ki senin iyiliğini düşünerek yaptığımdandır. Seni seviyorum

3 Nisan 2012 Salı

veeeeeeeeeeee 3 yaşındasın




veeeee zamanın ne kadar çabuk geçtiğini, hatta uçup gittiğini gösteren tarih geldi ve 28 Mart 2012 3 yaşını doldurup 4 yaşından gün almaya başladın
her zaman ki gibi büyük kutkamayacağım derken bir hata yapıp Iraz'daki arkadaşların 5 kişiler diye arkadaşlarını eve çağırdım ama teknik hata ile aslında 9 arkadaşının olduğunu öngöremedim :)
anlayacağın curcuna ile bir gün geçti
hatta hafta geçti diyebiliriz :)
senin yaşgününde 28 mart'ta seninle Dükkan Burger'a gittik, hamburger yedik sonra tchiboya uğrayıp sana kulaklık aldık iphone ile müzik dinleyebilmen için (sadece 1 gün dayanabildi çünkü sen ertesi gün kulaklığın kablosunu söktün :) ) sonra da eve gelip legodan helikopter yapıp mum üfledik, hem de 3 kere :)
sonra cumartesi günü aile kutlaması yaptık, benim annem babamlar babanın anne babası ve kankalar ve dilekoş. Orada da mum üfeldik 2 kere.
Sonra Pazar günü arkadaşlarını çağırdım dediğim gibi teknik hatadan dolayı 20 kişiydik :) orada da mum üfledin 2 kere :)
aslında biraz mum üflemenin göznünü çıkarıp bir hafta boyunca kutladık yaşgününü ama güzeldi.

Tatlım zaman gerçekten akıp gidiyor, tatlı güzel kahkahalı ağlamaklı, mutlu sinirli zamanlar gelip geçiyor, sen büyüyorsun (hatta boyun inanılmaz uzadı) biz yaşlanıyoruz ve hayat akıp gidiyor. Seninle bunları paylaştığım için seninle bunları yaşadığım için cok mutluyum. İyi ki gelmişsin iyi ki seni yapmışım (biliyorsun ben yaptım seni - babası değil ihihihhi )
Seni seviyorum ve hayatının her daim neşe ve kahkaha ile dolmasını asla üzülmemeni ve hep mutlu olmadı diliyorum
seni seviyorum
nice mutlu yıllara
annesi




Matematik zekası

Yine günlerden bir gün sen sakız diye tutturduğunda baban sana sakız verdi. Ama tabii sen bir tane ile yetinemeyeceğin için ikinciyi istedin ama sakız o kadar büyüktü ki ikisini de ağzına lamayacağın için baban ikinciyi vermedi. Sen bir yaygarar kopardın ki misafirliğe gelenler ve ben tabii başta olmak üzere amanın bunu nasıl sonlandırırz diye düşünüyorken benim aklıma hemen bir cin fikir geldi ve hemen önüne oturup sakızı ikiye böldüm ve al bakalım sana dedim. Sen de o cin gözlerinle bana bakıp annesi o zaman ben dört sakız istiyorum dedin :)
Tabii ben dahil herkes dumur :))))))
Bu arada sen şu anda 2,8 yaşındasın daha 10a kadar sayıyorsun :))))
Einstein mi yetiştiriyoruz ne????

21 Şubat 2012 Salı

Hangurber

Hamburger Batuca :)

1 Şubat 2012 Çarşamba

Salganyoz

Mutfak penceresinin önündeki mermere cikip 'annesi baak ben salganyoz oldum' demene bayiliyorum....

31 Ocak 2012 Salı

Süt parası

Her sabah işe gitmek bazen senin mızmızlanmana bazen üzülmene sebep olunca Sevil sana "anne baba işe gidip sana süt parası kazanmaları gerekiyor" açıklamasını yapmış :)
Eh haliyle bizim işe gitmemiz sana hep "süt parası"nı düşündürtüyor. Bu sabah uyku sersemliğiyle bana "Annesi işe gitme" dedin. Ben de "ama gitmem gerek bebeğim" cevabını verince sen elini kaldırıp omuzlarını silkip "ama evde süt var annesi" demen beni öldürdü :)
Bu yaşta bu mantık HARIKA!!!!!

vovola

Lavobonun Batucası :)