29 Aralık 2010 Çarşamba

Öz EleŞtiRi

Bunu yazıp yazmama konusunda çok kararsız kaldım aslında. Ama yazmak istedim. Herşeyin güllük gülistanlık olmadığını, aslında çocuklu hayatın ne kadar zor olduğunu anlatmak istedim. Biraz kendimi eliştirmek, biraz kendime durumu açıklamak, biraz da kendime çeki düzen vermek için yazmak istedim.

Belki anlamışsındır senden önce çok sosyal çok gezen birisiydim. Babanla her hafta en az 2 kere dışarda yemek yer, haftasonları oraya buraya gider, hafta içi arkadaşlarımla cinemaya giderdim. Sonra hamile olduğumu öğrendim ve inanılmaz sevindim (bakınız ilk yazılarım :)) ve Ayşe Öner kurslarına gitmeye başladım(k). Ve bebeklerdeki en önemli şeyin rutin olduğunu öğrendik. Her zaman aynı saatlerde yemek yemek, aynı saatlerde banyo yapmak, aynı saatlerde yatmak bebeklerde/çocuklarda huzuru sakinliği ve güveni getiriyordu. O yüzden seninle her yaptığımız bir saat çizelgesine uymaya başladı. Aynı saatlerde yemek yemek, aynı saatlerde banyo yapmak, tv seyretmek sütünü içmek ve uyumak. Bu rutini çok çok az değiştirdik hatta hiç değiştirmedik diyebiliriz ama bu rutin bize de ne yazık ki tekdüzeliği getirdi. Romantikliği götürdü. Evet sakinliği ve huzuru getirdi ama o sevgiliye karşı hissettiğin kalp çarpıntısını, o heyecanı götürdü. Artık babanla ne bir şekilde konuşabiliyor ne bir şekilde iletişim kurabiliyorduk. Çünkü seninle beraber ya ben uyuyor ya da ben uyanıksam baban uyuyordu.
Bu ilişkimizi yıprattı, ve yıpratıyor da...
Ayrıca o gezmeler o istediğin zaman istediğin yere gitmeler de kalmadı, kalamadı :)
Özgürlüğüm kısıtlandı.
Sonra bir de seni en güzelinden yetiştirme endişesi başladı. Hangi oyunu oynatsam da sana neler öğretse. Hangi oyun grubuna gitsem de gelişimini hızlandırsa, tamamlasa, pekiştirse. Nasıl davransam da çok mutlu olsan, efendi ve söz dinleyen bir çocuk olsan. Ne yapsam da mükemmel ya da en azından iyi bir anne olsam. Bu sorumlulukların (sıkıntıların) içinde boğuldum.
Çok soru var ama çok az doğru cevap. O cevapları da bulmak ayrıca bir iş.
Ve ben galiba sonunda çok yüklendim kendime. Herşey üst üste geldi. Mükemmel bir anne olmaya çalışmak, romantik ve iyi anlaşan bir karı koca olmak ve sosyalliğini yaşamak isteyen bir birey olmak bir şekilde aynı ben'e oturmadı. Belki de herşeyi zamana bırakmam gerekir. Belki de kendimi biraz rahatlatmam gerekir, yani sen eninde sonunda büyüyeceksin yani bu oyunla mı büyüsün yok şu oyunla mı büyüsün diye kafa yorarken bıraksam kendi bulduğun oyunlarla büyüsen en doğrusu olmaz mı. Belki her gece seni uyuttuktan sonra kendimi zorlasam ve uyuyakalmasam ve kalkıp babanla konuşmaya çalışsam. Belki arada kendime kaçamaklar ayarlasam birileriyle ya da yalnız ama biraz bazen kendimi uzaklaştırabilsem. Aslında ben sorularımın cevaplarını biliyorum problemlerimin çözümünü de biliyorum ama neden yapmıyorum işte onu bilmiyorum.
Biraz daha düşünmem gerek diyorum ama aslında düşünme sırası değil hareket geçme sırası şu an. Bunu yapmazsam ne ben mutlu olacağım ne de etrafımdakileri mutlu edebileceğim.
Bakalım zaman bana neler getirecek....

Bunu sana bir yargılama, ya da senin yüzünden bunlar oldu şeklinde değil hatta senin için saçımı süpürge yaptım al bak oku olarak değil de çocuk yapacaksan önce bunları oku düşün öyle yap demek için yazdım :) Birazcık da kendimi dinlemek için :)

Seni seviyorum tatlım

YıLbaŞı EğLeNceSi

29 Aralık 2010


Bu haftasonu Iraz tüm oyun gruplarını toplayıp bir yılbaşı partisi düzenledi.


Çok eğlendik biz. Önceleri daha ortalıkta pek kimse yokken etrafta dolaştın beni hiç tınlamadan oraya buraya gidip inanlarla kaynaştın ve etrafta dans ettin. Açık büfe olan yerde pilavın içindeki kocaman kağığı alıp yaladın :) insanların elindeki yemeklere musallat oldun ve acaip keyifle kara tahta önünde oynadın.


Aslında bu yazıyı yazmamın sebebi kendine o kadar çok güvenen bir bebeksin ki, pardon aslında bebek demek yanlış artık kocaman adam olsun aslında :) etrafta öyle bir özgüvenle dolaştın ki hiç arkanı dönüp de annem geliyor mu benimle diye bakmadın :)


oynayan çocukların yanına gidip oyuna katıldın yada cocuklarına mama yediren adamın yanına gidip ilgi ve mama istedin.


Seninle aslında inanılmaz gurur duydum çünkü çoğu çocuk annelerinin dibinden ayrılmıyorken sen hic çekinmedin hiç beni aramadın kendince dolaştın.


Sonra etraf çok kalabalık olmaya başladı ve oyunlar oynanmaya başladı. Sen bayagı bir eğlendin, keyif aldın ama bir süre sonra sana çok gelmeye başladı ve ağlamaya başladın. Seni hemen alıp arka oyun odasına götürdüm ve orada gecemizi sakin ve huzurlu bir şekilde bitirdik.


Bu arada oyunlar oynanırken bir çocuk birden üstüne atlayıp boğazına sarıldı ve berbaer yere düştünüz, o kadar korktum ki canın acıdı ya da korktun diye müdahelede bulunmak istedim ama sağolsun çocuğun annesi uçarak gelip kendi oğlunu alınca ve senin de bu durumdan acayip eğlendiğini görünce rahatladım ve olayı kendi haline bırkatım.


Batu ne alem çocuksun; diğer çocuk üstüne atladı seni boğmaya çalıştı yere yığdı ve kaltığında yüzünde kocaman bir gülümseme vardı :)


Seni bazen bu yüzden çok seviyorum çünkü art niyetin yok yani o çocuğun oyun oynadığını sandın ve bunu keyifle neşeyle karşıladın :) Ne kadar saf ne kadar temizsin daha Batu...


Seni seviyorum tatlım