13 Haziran 2012 Çarşamba

Kaçırıyorum...

Geçen hafta 1 haftalığına Antalya Rixos Sungate'e gittik. İnanılmaz keyifli huzurlu sakin ve neşeli bir tatildi. O tatilde senin ne kadar büyüdüğünü ne kadar akıllandığını ve ne kadar uyumlu olduğunu gördüm. Biz (annen ve baban) senin istediklerini yaptık belki de o yüzden sen de bizim sözümüzü dinledin ve inanılmaz sevimli akıllı ve uyumlu bir cocuk oldun. Bu beni düşüncelere itti. Yani senin tatilde bu kadar keyifli huzurlu olman acaba annen babanın sürekli yanında olması ve seninle olması yüzünden miydi? Bu kadar neşeli ve söz dinliyor olman bizim babanla kavga etmememizden mi kaynaklanıyor? Hayatın koşturması içine girip dertlenmememizden koşturmamamızdan yada en azından bir yerlere yetişmek zorunda olmamamamızdan mı kaynaklanıyordu? Bilemiyorum... Geri döndüğümüzde sanki eski hırçınlığın yada koşturman sana da geldi gibi. Yine az söz dinler yine bizim cok hayır demememizlerimiz mi başladı? Bilemiyorum. Sanki bu şehir bu hayat bizi koşturuyor sürekli sırtımıza kamçı vuruyor ve biz bu koşturmanın içinde aslında birbirimizin senin değerini sevimliliğini güzelliğini anlamıyormuş gibiyiz. Hala seninle koyun koyuna yatıyorum biliyor musun? Çünkü gün içinde kaçırdığım nefeslerini anlarını öpüşünü kolumu tutuşunu uyuyrken hissetmek istiyorum. Seni tenimde yanımda hissetmek istiyorum. Senin büyümeni en azından geceleri kaçırmak istemiyorum. Üzülüyorum belki de şu sıralar duygusal olduğum için mi böyleyim bilmiyorum ama senin hayatını senin gülüşlerini hatta düşüşlerini (dün parkta düşüp burnunu acıtmışsın) kaçırdığım için kendime kızıyorum ve hayıflanıyorum. garip bir ikilem içindeyim hem seni sürekli yanımda istiyorum hem de acaba bunu kaldırabilecek sabrım var mı diye düşünüyorum. Seni inanılmaz seviyorum ve sana birşey olacak diye aklım çıkıyor. Sensiz bir hayat düşünemiyorum (bu lafı eskiden sevdiğim insanlara söylerdim ama ancak şimdi gerçek anlamını manasını kalbimde hissediyorum). Bebeğim (ne kadar büyürsen büyü her zaman bebeğim kalacaksın) seni inanılmaz seviyorum ve her zaman, bunun için sana söz veriyorum, her zaman senin mutluluğun için çalışıyorum didiniyorum uğraşıyorum. Bunu sakın aklından çıkartma.

1 yorum:

Mimar Anne dedi ki...

Merhaba Silacim,
Batu icin yazdiklarin oyle icten ki! Ve pek cogunu ben de Ece'yle yasiyorum. :) Bizim tatilimizde de benzer hisler yasadim ben. Bizdeki durum sizinkinin tam tersiydi ancak. Ece, babasi ve ben surekli yaninda oldugumuz icin ve surekli onunla ilgilenip vakit gecirdigimiz icin olsa gerek ozgurlugunu ilan etti. Su aralar da bizi cok zorluyor. :) 3-4 yas arasi cocuklar boyle olurmus. Bunlarin 2 yas sendromu, 3 yas kendine sosyal cevrede yer edinme ve daha nice psikolojik gelisim asamasi bitmeyecek biliyorsun. Umarim senin de diledigin gibi huzurlu, mutlu, saglikli ve kendine guvenen cocuklar olurlar. Cok opuyorum sizleri. Sevgiler. :)