22 Ocak 2014 Çarşamba

Büyümeni seyrediyorum...

Zaman ne kadar çabuk geçiyor... Son yazımı Eylül'de yazmışım ve şimdi Ocak sonundayız... "

"Sen okula gidiyorsun, ben iş değiştirdim, Suat hala aynı işte koşturuyor, Dilek iş değiştirdi, anneanne başka bir bakımevine yatırıldı, Ahmet dede İngilizce kursuna başladı, babaanne ve dede iyiler... "

"Sen aslında her gün bizi şaşırtıyor, her gün daha büyüyorsun, ve ben bazen aklım şu sıralar çok karışık olduğu için senin büyümeni kaçırıyormuşum gibi hissediyorum. "

"Mesela geçen gün babanla belgesel izlerken babana "babası ölen hayvanlar nasıl kendilerini gömüyorlar" diye sordun... "

"Aaa mesela balık aldık bir tane... aslında arkadaşım Zeynep aldı o balığı sana... 2 hafta yaşadı... pek ilgilendiğini söyleyemeyeceğm ama sevdin onu... adı da Şirindi :) Şirin ölünce sana nasıl anlatacağımız ve hatta anlatıp anlatmamamız gerektiğini bilemedik... ben googlelladım sonra da Iraza sordum ve o da acıklayın ona dedi... biz de babanla oturduk Şirin'in aslında çok yaşlı olduğunu ve artık kalbinin atmadığını bu yüzden de öldüğünü söyledik... sen çok ağladın... o kadar içli ağladın ki hatta acaba keşk söylemeseydik diye düşündüm... sonra onu bahçeye gömdük... ona bir mini cenaze töreni düzenledik ve yağmurlu bir gecede onu bahçemize gömdük... bir iki gün ölümü sordun bize... bizim de ölüp ölmeyeceğimizi... ne zaman öleceğimizi... ama sonra konuyu kapattın... arada Şirin'i hatırlıyorsun ve sevgiyle bahsediyorsun ondan... "

"Mesela dün gece sen uyurken, birden arkanı döndün, dönerken de koluma bir öpücük kondurdun, ve sonra döndün... nasıl hoşuma gitti, nasıl bir sevgidir ki bu uyurken bile, bilincin yokken bile, beni seviyorsun ve öpüyorsun... "

"Şu sıralar hayatın yanımdan akıp gittiğini düşünüyorum.. ne elimi uzatıp birşeyi tutabiliyorum, ne içine girip ben de zamanla akabiliyorum... bir noktada kaldım, burada, ve o noktanın hayır mı şer mi olduğunu bilmiyorum... zaman gösterecek galiba... "

"Tek bildiğim sen yanımda olduğun sürece, her gece yatarken nefesini duyduğum, uzandığımda erişebilir olduğun sürece, herşeyin üstesinden gelecek güce sahibim... "

"seni seviyorum...

1 yorum:

Mimar Anne dedi ki...

Merhaba Sılacım,
Uzun zaman olmuş bloguna bakmayalı. Yeni yazılar eklemişsin ve hepsinde tüm içtenliğin ve doğallığın gizli. Seni tanıyor olmamdan mı, kuzularımızın yaşlarının yakınlığından mıdır bilinmez ama yaşadığın şeyleri adeta hissediyorum, hatta bazılarına ağlıyorum. Bugün çok önemli birşeyi farketmeme sebep olduğun için de ayrıca teşekkür ederim. O da şu ki; insan tek çocuğu olduğunda tüm enerjisi ve sevgisiyle ona odaklanabiliyor, tüm zamanını ona vermeye hazır adeta. Ancak iki çocuğun olması dünyanın en güzel duygusu olsa da yaşları yakınsa büyük olanın hemen büyüdüğünü sanıyorsun. Hemen ondan olgun ve anlayışlı olmasını istiyorsun. Hatalarını eskisi gibi tolere edemiyorsun. Ona daha çabuk ve çok sesini yükseltebiliyorsun. Bunu içimde duyduğum ince ve derin bir sızıyla fakettim. Ve işin kötü yanı küçük çocuğuna da büyük çocuğunun ilk yıllarındaki kadar zaman ayıramıyorsun ve ilklerinde aynı heyecanı duyamıyorsun. Ve tüm bunlar olurken sürekli vicdanınla mücadele ediyor, kendi hayatını da ıskalıyorsun! İçimde iki çocuğuma yetecek kadar sevgi ve enerji var aslında. Ama hayatın karmaşa ve koşuşturması bize herşeyi unutturabiliyor.
Sevgiyle kal canım.
Emel