Bunu yazıp yazmama konusunda çok kararsız kaldım aslında. Ama yazmak istedim. Herşeyin güllük gülistanlık olmadığını, aslında çocuklu hayatın ne kadar zor olduğunu anlatmak istedim. Biraz kendimi eliştirmek, biraz kendime durumu açıklamak, biraz da kendime çeki düzen vermek için yazmak istedim.
Belki anlamışsındır senden önce çok sosyal çok gezen birisiydim. Babanla her hafta en az 2 kere dışarda yemek yer, haftasonları oraya buraya gider, hafta içi arkadaşlarımla cinemaya giderdim. Sonra hamile olduğumu öğrendim ve inanılmaz sevindim (bakınız ilk yazılarım :)) ve Ayşe Öner kurslarına gitmeye başladım(k). Ve bebeklerdeki en önemli şeyin rutin olduğunu öğrendik. Her zaman aynı saatlerde yemek yemek, aynı saatlerde banyo yapmak, aynı saatlerde yatmak bebeklerde/çocuklarda huzuru sakinliği ve güveni getiriyordu. O yüzden seninle her yaptığımız bir saat çizelgesine uymaya başladı. Aynı saatlerde yemek yemek, aynı saatlerde banyo yapmak, tv seyretmek sütünü içmek ve uyumak. Bu rutini çok çok az değiştirdik hatta hiç değiştirmedik diyebiliriz ama bu rutin bize de ne yazık ki tekdüzeliği getirdi. Romantikliği götürdü. Evet sakinliği ve huzuru getirdi ama o sevgiliye karşı hissettiğin kalp çarpıntısını, o heyecanı götürdü. Artık babanla ne bir şekilde konuşabiliyor ne bir şekilde iletişim kurabiliyorduk. Çünkü seninle beraber ya ben uyuyor ya da ben uyanıksam baban uyuyordu.
Bu ilişkimizi yıprattı, ve yıpratıyor da...
Ayrıca o gezmeler o istediğin zaman istediğin yere gitmeler de kalmadı, kalamadı :)
Özgürlüğüm kısıtlandı.
Sonra bir de seni en güzelinden yetiştirme endişesi başladı. Hangi oyunu oynatsam da sana neler öğretse. Hangi oyun grubuna gitsem de gelişimini hızlandırsa, tamamlasa, pekiştirse. Nasıl davransam da çok mutlu olsan, efendi ve söz dinleyen bir çocuk olsan. Ne yapsam da mükemmel ya da en azından iyi bir anne olsam. Bu sorumlulukların (sıkıntıların) içinde boğuldum.
Çok soru var ama çok az doğru cevap. O cevapları da bulmak ayrıca bir iş.
Ve ben galiba sonunda çok yüklendim kendime. Herşey üst üste geldi. Mükemmel bir anne olmaya çalışmak, romantik ve iyi anlaşan bir karı koca olmak ve sosyalliğini yaşamak isteyen bir birey olmak bir şekilde aynı ben'e oturmadı. Belki de herşeyi zamana bırakmam gerekir. Belki de kendimi biraz rahatlatmam gerekir, yani sen eninde sonunda büyüyeceksin yani bu oyunla mı büyüsün yok şu oyunla mı büyüsün diye kafa yorarken bıraksam kendi bulduğun oyunlarla büyüsen en doğrusu olmaz mı. Belki her gece seni uyuttuktan sonra kendimi zorlasam ve uyuyakalmasam ve kalkıp babanla konuşmaya çalışsam. Belki arada kendime kaçamaklar ayarlasam birileriyle ya da yalnız ama biraz bazen kendimi uzaklaştırabilsem. Aslında ben sorularımın cevaplarını biliyorum problemlerimin çözümünü de biliyorum ama neden yapmıyorum işte onu bilmiyorum.
Biraz daha düşünmem gerek diyorum ama aslında düşünme sırası değil hareket geçme sırası şu an. Bunu yapmazsam ne ben mutlu olacağım ne de etrafımdakileri mutlu edebileceğim.
Bakalım zaman bana neler getirecek....
Bunu sana bir yargılama, ya da senin yüzünden bunlar oldu şeklinde değil hatta senin için saçımı süpürge yaptım al bak oku olarak değil de çocuk yapacaksan önce bunları oku düşün öyle yap demek için yazdım :) Birazcık da kendimi dinlemek için :)
Seni seviyorum tatlım
29 Aralık 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder